27 Şubat 2010 Cumartesi

alıntı #6 #7

"düşünüyorum, o halde varım. bu cümle, insanları tek tek alakadar ettiği zaman tamamen yanlış ve gerçeğe aykırı. o cümle günümüzde şöyle olmalı: hikayemi anlatıyorum, o halde varım."

amerika mektupları'ndan (joachim zelter)

kitabın derdini en iyi anlatan cümle bu bence. ama bi de şu var:

"benim düşünceme göre, bizim gibiler, başkalarından bir fazla boyutla donatılmış bizim gibi iddialı, bizim gibi içi özlem dolu insanlar, bu dünyadaki hava dışında soluyacakları bir başka hava, zaman dışında ayrıca sonsuzluk olmadı mı yaşayamazlar; bu sonsuzluk da gerçeğin ülkesidir işte. mozart'ın müziği ve senin büyük yazarlarının yaptıkları da bunun içinde kerametler gösteren, idealleri uğruna can veren ve insanlık için yüce örnekler oluşturan ermişler de bunun içindedir. ama her gerçek eğilim, her gerçek duygu da, isterse kimsenin bunlardan haberi olmasın, kimse bunları görüp bi kenara kaydederek gelecek kuşaklar için saklamasın, bu sonsuzluk kapsamına girer. sonsuzluk içinde sonraaki kuşaklar diye bir şeyden söz açılamaz, birlikte yaşamalar vardır sadece."

bozkırkurdu'ndan (hermann hesse)

yazarın dediklerini "hikayeni anlatmazsan da varsın" olarak da yorumlayabilirim.

şimdi kim haklı diye sormak yanlış olur; hesse "bir başka boyutla donatılmış insanlar"dan bahsediyor, zelter ise -belirtmemiş olsa bile- normal insanlardan. ama "fark eder mi?" diye sormaya da hakkım var.

ps: (bkz: alıntı #4) - "gönlünde yatan türden bilgi"nin de anlatılan hikayelerden oluştuğuna inanıyorum.