18 Aralık 2011 Pazar

"çanakkale sendromu"

"Bütün cepheleri boşlayıp son cephede insanüstü bir performans göstermek:   Türkiye’nin bir ruhu varsa son cephelerde geziniyordur. Biz kaderci değiliz, keşke öyle olsaydık, daha beter bir şey var bizde. Başımıza ne geleceğini bilip olası felaketlerden zevk almak. Canavarı görünce uçuruma doğru koşuyoruz, korkudan değil. Canavarla dövüşmek için sırtımızı uçuruma vermemiz lazım. Son dakikadaki kornere çıkıp karşı kalede gol arayan kalecilere sorun, Türkiye’nin ruhunu en iyi onlar bilir."


demiş emrah serbes (afili parçalar no.43). 


futbolun metafor olarak kullanılmasına bitiyorum. "piknikte dömivole"yi okurken fark ettim bunu, "santrforun rüyası"nı okurken bundan emin oldum. ve hatta şu an "kalecinin penaltı anındaki endişesi"ni okuyarak devam ediyorum. devam edeceğim.  

Hiç yorum yok: