17 Mayıs 2014 Cumartesi

Yeni abidler

İyi bir şeyler yapmanın ibadet olduğunu düşünmüşümdür hep. Artık karşı kıyının anlamı değişti, bambaşka -belki de bambaşka olmayan- bir zemine kaydı, ama neye ya da neden yapılırsa yapılsın ibadet işte adı. Ders çalışmak, çiçekleri sulamak, iyi olmaya çalışmak, kendim için değil, mutlak iyi, doğru için bir şeyler yapmak filan ibadet olmalı; yoksa aklın başka yerlerde, kalbinde hinlikler cinlikler, yat kalk dur. Geçen gün okudum, Sevan Nişanyan yazmış:

"(...)bencil güdülerini yenerek yapacağın her şey bu anlamdaibadettir, hayvani nefsine karşı başkaldırıdır. Keman çalmayı öğrenmek de öyledir (eğer maksadın pavyonda çalıp para kazanmak değilse), kuzey kutbunun keşfetmek de öyledir (eğer maksadın şan ü şereften öte bir şeyse), sokak çocuklarına barınak kurmak da öyledir (eğer amacın almak değil gerçekten vermek ise)." (17Temmuz 2013, nisanyan1.blogspot.com)

Aklın yolu bir, doğru yoldaymışım gibi hissettim. Sevan Hocam aşmış ama:

"Eğer nefsinin yenmek ibadetse, asıl abid kimdir ben size söyleyeyim. Ramazan'da gidip Erzurum'un ortasında rakı içendir. Cüretini inancın ve hakikatin ışığı aydınlatır, kalabalıkların cılız kandili değil. İnandığı şey uğruna alemi hiçe sayan, rahatını hiçe sayan, acıyı ve ayıplanmayı ve dayağı hatta ölümü göze alan odur, ötekiler değil.
Azizler ve ermişler onlardan çıkar. Ötekilerden değil."

Ötekilerden değil. Ötekiler değil. Kalabalıkların cılız kandili değil. Uç uca ekleyip de şöyle bir bakınca görünüyor ki, sadece yeni abidler eski güzellikleri geri getirebilirler. Ki getirecekler.

2 yorum:

elif dedi ki...

uzun zaman sonra yeniden yazman güzel

surudeki asosyal koyun dedi ki...

teşekkürler, bayağıdır bi şeyler yazamıyordum